Kullanma Suyu Gereksinimi

Kullanma Suyu, Tanker Su, Arıtılmış Su vb. Hizmetler Almak İçin İletişim ;

Adres: Bakır Pirinç Sanayi Sitesi, Beylikdüzü /İstanbul

GSM: 0(532) 267 7217

Telefon: 0(212) 872 2845

Suyun Doğada Bulunuşu

Dünyadaki suyun %97’si denizlerde bulunan tuzlu sudur. %2’si ise kutuplardaki buzullarda bulunmaktadır. Toplam suyun %1’i dolanım halindedir. Tatlı su kaynaklarının %22’si yeraltı suyudur. Yeraltı suyunun 2/3’ü 800 m’den daha derinlerde bulunmaktadır. Tüm bunlar göz önüne alındığında yeryüzündeki kullanılabilir su miktarı çok fazla değildir ve insanoğlu bu suyu temiz tutmak ve kullanma suyunu tekrar temizleyip kullanmak zorundadır. Ayrıca, suyun dünya üzerindeki coğrafi dağılımı da çok dengesizdir ve kimi ülkelerde kuraklık ve susuzluk yaşamsal bir sorun olmaya başlamıştır. Doğadaki su, yeryüzü suları, yeraltı suları ve atmosferdeki buhar halindeki su olarak gruplandırılır. Bunlar doğadaki su döngüsünün birer evreleridir. Güneş enerjisi ile buharlaşarak atmosfere yükselen su burada yoğunlaşarak yağmur, kar şeklinde yeryüzüne döner. Yeryüzü sularını oluşturarak göl veya denizlere ulaşır. Bir kısmı toprağın derinliklerine iner yeraltı sularını oluşturur. Böylece döngü devam eder ve buna “Hidrolojik çevrim” adı verilir. Bu döngü süresince suyun niteliği yani içindeki erimiş ya da asılı madde miktarı değişir. Buharlaşma evresinde tüm bu maddelerden arınan su atmosferde karbondioksit, oksijen, azot, metan vb. gazları ve asılı tozları alır. Irmak göl ve denizlerde bulunan ve yeryüzü suyu olarak adlandırılan su genellikle kirlidir. Bu nedenle özel bir arıtma işlemi uygulanmadan kullanılmamalıdır. Kuyu suyu, kaynak ve artezyen suları yeraltı suları olarak adlandırılır. Bu sular genellikle temizdir. Ancak bulunduğu yerin özelliğine göre kimi kez mineral içeriği fazla olabilir ya da atıklar, çöp vb. maddelerle kirlenebilir. Eğer mineral içeriği fazla değilse ve insanlar tarafından kirletilmemişse yeraltı suları herhangi bir arıtma işlemine tabi tutulmadan kullanılabilir. Atmosferdeki su buharı da yağış şeklinde yeryüzüne inerken atmosfer çok kirli değilse doğrudan kullanılacak kadar temizdir.

Su Gereksinimi

Suyu;

  • İçme suyu,
  • Kullanma suyu (yemek pişirme ve mutfak, yıkanma ve banyo işleri, atıkları taşımak için),
  • Sanayide ve ticari amaçlarla, sulama hizmetlerinde, yangın söndürmede vd.,
  • Balık avlama, dinlenme, yüzme, deniz ulaşımı gibi amaçlarla kullanırız. Bir toplumda bireyin su gereksinimi bir kişi için 24 saatlik sürede litre olarak tanımlanır. Bir kişi günde;
  • Fizyolojik ihtiyaç olarak 2.5 L suya ihtiyaç duyar. Bunun 500 mL’si katı yiyeceklerle alınır.
  • Zorunlu hallerde kişi başına 5 L su ile günlük işlevini sürdürebilir.
  • Kullanılan eşyalar ve konut temizliği için günde en az 30-40 L su gereklidir.

İçme ve Kullanma Sularının Arıtılması ve Dezenfeksiyonu

Kullanma Suyu, Tanker Su, Arıtılmış Su vb. Hizmetler Almak İçin İletişim ;

Adres: Bakır Pirinç Sanayi Sitesi, Beylikdüzü /İstanbul

GSM: 0(532) 267 7217

Telefon: 0(212) 872 2845

Su 2 hidrojen ve 1 oksijen atomunun birleşmesinden meydana gelmiş akışkan bir maddedir. Rengi ve kokusu yoktur. Sıvı, katı ve gaz halinde bulunur. Deniz seviyesinde ve +4°C’de özgül ağırlığı 1’dir. Bir cm3’ünün ağırlığı 1 g’dır. 0°C’de donar, 100°C’de kaynar. Düşük basınç altında daha kolay kaynar. Sağlıkla ilgili konularda su dendiği zaman içme ve kullanma suları birlikte akla gelmelidir. Çünkü su insan vücuduna sadece içme suyu olarak değil, yıkanma, ağız çalkalama ve besin hazırlama esnasında da girer. Gelişmekte olan ülkelerde her 4 hasta yatağından biri su ile bulaşan hastalıklardan birine yakalanmış hastalar tarafından işgal edilmektedir. Diğer yandan bu ülkelerde yaşayanların hastalıklarının %80’i temiz su eksikliği ile ilgilidir. Suyun Sağlık Açısından Önemi Kişi sağlığını ilgilendiren en önemli fiziksel etmenlerden biri olan su, miktar olarak vücuda en fazla giren ve çıkan maddelerden biridir. İnsan vücut ağırlığının %63-70’i sudur. Su ya da sulu besinler almayan bir kişi 5-7 günden çok yaşayamaz. Bazı hastalıkların yarattığı en büyük tehlike vücut suyunun azalmasına neden olmasıdır. Örneğin; ishallerde ölümlerin en önemli nedenlerinden birisi budur. Su kan ve doku sıvılarının temel bileşenidir.

 

İçme ve Kullanma Sularında Bulunan Minerallerin ve Organik Maddelerin Miktarı

İçinde fazla kalsiyum ve magnezyum bulunan sular sert sulardır. 1 Fransız sertlik derecesi (FSD) 10 mg/L kalsiyum karbonata eşittir. 0-6 FSD tatlı sular, 7- 13 FSD yumuşak sular, 14-28 FSD orta sert sular, 29+ sert sular denir. Sert sular doğrudan sağlığa zararlı olmasa bile yemek pişirmeye ve içmeye elverişli değildir. Borularda, kaplarda kireçlenmeye ve fazla sabun kullanımına neden olur. İçme ve kullanma sularında bulunan minerallerin ve organik maddelerin miktarı Tablo 1’de görülmektedir. Sağlıklı İçme Suyunun Nitelikleri Su kalitesi kriteri; bir suyun emin olarak kullanımını sağlayan ve suyun kalitesini bozan değişik maddeler üzerinde getirilen kalitatif veya kantitatif sınırlamalardır. Su kalitesi standardı ise bu kriterlerle beraber belirli kullanım amaçlarını ve kalitesini koruyabilecek şekilde planlanmış gerekli arıtmalar ile denetim yollarıdır. Yani kriterler bilimsel hükümlerdir. Standartlar atık uzaklaştırılmasında ve diğer su kullanımlarında uyulması gereken kuralları kapsar. İçme ve kullanma suyu nitelik olarak birbirinin aynısıdır. Toplumda içme ve kullanma sularının birbirinden farklı olabileceği biçiminde bir kanı vardır. Oysa kullanma suyunun yani temizlikte, bulaşıkta, çamaşırda kullanılan suyunda sağ- lığı tehlikeye düşürmeyecek özellikte olması sağlanmalıdır.

 

Sağlıklı İçme Suyunun Nitelikleri

Su kalitesi kriteri; bir suyun emin olarak kullanımını sağlayan ve suyun kalitesini bozan değişik maddeler üzerinde getirilen kalitatif veya kantitatif sınırlamalardır. Su kalitesi standardı ise bu kriterlerle beraber belirli kullanım amaçlarını ve kalitesini koruyabilecek şekilde planlanmış gerekli arıtmalar ile denetim yollarıdır. Yani kriterler bilimsel hükümlerdir. Standartlar atık uzaklaştırılmasında ve diğer su kullanımlarında uyulması gereken kuralları kapsar. İçme ve kullanma suyu nitelik olarak birbirinin aynısıdır. Toplumda içme suyu ve kullanma sularının birbirinden farklı olabileceği biçiminde bir kanı vardır. Oysa kullanma suyunun yani temizlikte, bulaşıkta, çamaşırda kullanılan suyunda sağ- lığı tehlikeye düşürmeyecek özellikte olması sağlanmalıdır.

Suların Arıtılması

Yeryüzü suları pratik olarak kirli kabul edilir ve arıtılmadan kullanılmamalı- dır. Arıtma işlemleri sırasında su ön çöktürme havuzlarında bekletilerek içerisindeki kaba parçacıkların çökmesi sağlanır. Daha sonra çöktürme havuzlarına alı- narak kimyasal çöktürücülerle (şap, kireç, alüminyum ya da demir tuzları) çöktürme işlemi tamamlanır. Bundan sonra havalandırma işlemine geçilir. Hızlı karıştırma ile flokülasyon (yumaklaştırma) işlemi sağlanır ve tekrar sedimentasyona alınan su filtrelerden geçirilir. Süzülen su depolanır ve dezenfekte edildikten sonra pompalarla şebekeye verilir. Suyun süzülmesinde hızlı ve yavaş kum filtreleri kullanılır. Yavaş kum filtrelerinin etkinliği daha fazladır. Birçok mim canlının tutulmasını sağlamaktadır. Bu gibi filtreler günde ortalama 600 L/m2 su süzerler. Yavaş filtrelerde temizleme etkinliği %95-98, hızlı kum filtrelerinde %80 kadardır. Organik madde içeren yüzeysel bulanık sularla sert yeraltı sularının arıtım basamaklarında bazı farklılıklar vardır. Aşağıdaki verilen tabloda görebilirsiniz.

 

Yüzeysel bulanık sular ile sert yeraltı sularının arıtım basamakları.

Yüzeysel bulanık sular ile sert yeraltı sularının arıtım basamakları.

İçme suyu ve Kullanma Suyu Nasıl Olmalıdır?

Kullanma Suyu Hizmeti Almak İçin İletişim ;

Adres: Bakır Pirinç Sanayi Sitesi, Beylikdüzü /İstanbul

GSM: 0(532) 267 7217

Telefon: 0(212) 872 2845

İçme suları, genel olarak içme, yemek yapma, temizlik vb. amaçlar için

kullanılan ve TS 266’daki koşullara uygun, toplumun içme suyu ve kullanma suyu gereksinimleri için kullanıldığı şehir şebekeleri, kuyu suyu, çeşme suyu ve yine aynı amaçlarla kullanılmak üzere teknik usullerle dere, nehir ve göl, barajlardan arıtılmış  sular ile kaynak sularıdır. İçme suları berrak, tortusuz, renksiz olmalı, çürük, yosun, küf, H2S, Amonyak, bataklık vb. kokular bulunmamalıdır. Buna suyun organoleptik özellikleri de denilir.Renksiz ve kokusuz bir madde olan suyun, lezzetini içerisinde eriyik halinde bulunan karbondioksit ve ısısı vermektedir. İçme suyunun içerisindeki karbondioksitin 300 mg/litreden az olmaması istenir. Suyun fazla bulanık olmasının kirlilik göstergesi olarak alınması gerekmektedir. Toplam katı
madde miktarının litrede 500 mg ı aşmaması gerekmektedir. Su normalde renksizdir ve suyun renginin 5 platin kobalt ünitesini aşması durumunda renk özelliğini yitirmesi nedeniyle içilebilir olarak kabul edilmemesi gerekmektedir. Çok bulanık yüzeysel suları arıtım işleminden sonra özel çöktürme İşlemlerine tabi tutularak içerisindeki asılı parçacıklarının ve bulanıklık nedenlerinin giderilmesi sağlanır. Toplam katı maddeler, renk , bulanıklık derecesi, tad, koku, demir, manganez, bakır, çinko, kalsiyum , magnezyum, sülfatlar suyun kirlilik göstergesi olarak alınmaktadır. Ayrıca sülfatlar, klorürler, fenolik gruplarda kullanma suyunun kalitesini ve içilebilirliğini azaltan önemli kirlilik göstergeleri olarak ele alınmalıdır. Suyun pH değeri de önemli bir değerlendirme faktörüdür. pH ölçümü su değerlendirmesinde basit ve kolay uygulanabilir bir yöntem olarak oldukça yararlıdır.

Hemen yandaki videoda içme suyu ve kullanma suyu arıtımı aşamaları ile ilgili bilgi verilmekte. Suların bakteriyolojik özelliği özellikle sağlık açısından önemlidir. Suların bakteriyolojik standardını korumadan toplum bireylerinin sağlığını güvenceye alabilmemiz mümkün değildir. Dünyanın bir çok ülkesinde bakteriyolojik kirlilik nedenli hastalık salgınları önemli hastalıklara ve can kayıplarına neden olmayı sürdürmektedir. Bebek ölüm nedenleri arasında su ile bulaşan hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır. Sulara insan ve hayvan dışkı ve idrarı karışmamalıdır. Ayrıca suların içerisinde insanda hastalık yapıcı hiçbir bakterinin bulunmaması gerekmektedir.

Malthusian Yaklaşımı Kullanma Suyu ve İnsan İhtiyaçları

Kullanma Suyu, Tanker Su, Arıtılmış Su vb. Hizmetler Almak İçin İletişim ;

Adres: Bakır Pirinç Sanayi Sitesi, Beylikdüzü /İstanbul

GSM: 0(532) 267 7217

Telefon: 0(212) 872 2845

Malthusian Yaklaşımı 

Thomas Robert Malthus, 1798 yılında, nüfus artışının daima bu artışın ihtiyacını karşılayacak gıda üretiminin önünde gideceği hipotezini ortaya atmıştır. Malthus nüfus artışının geometrik olarak büyümesine karşılık, artan ihtiyacın karşılanmasında kullanılacak kaynakların aritmetiksel olarak geliştirilebileceğini ve sonuçta açlık, harpler ve hastalıklarla nüfus artışının kontrol altına alınabileceğini iddia etmiştir.

 

Bu kuramdan hareketle Yeni – Malthusian yaklaşım, nüfus artışı ile su yetersizliği arasında doğrusal bir bağlantı olduğunu kabul etmektedir. Yenilenebilir su kaynaklarının uzun dönemleri kapsayan ortalamalarının sabit olduğu kabulü ile nüfus artıkça kişi başına düşen su miktarının azalacağı ve yer kürenin sonlu bir taşıma kapasitesi olduğu varsayımı ortaya konulmaktadır. Malin Falkenmark (1989), nüfus/su miktarı oranını “Standart hidrolojik bir gösterge” olarak ele almış bu gösterge (İndise) göre ülkeleri ve bölgeleri su zengini veya su yetersizliği çeken bölge ve ülkeler olarak sınıflandırılmıştır. Bu yaklaşıma göre nüfus artıkça, su yetersizliği de artacak ve sonuçta 21. yüzyılda bu önemli doğal kaynağın yetersizliğinin bölgesel ölçekte önemli siyasi istikrarsızlıklara neden olacağı iddia edilmiştir.

 

Neo – Malthusian yaklaşım, su arzı ile talep arasındaki açığın karşılanmasında birçok unsuru göz ardı etmektedir.

 

Ortadoğu’da yaşanan su sorunlarına bakıldığında, su arzı ile talep arasında denge kurulmasını sağlamak için ekonomik ve teknik veriler göz önünde bulundurularak aşağıdaki fiziksel ve kurumsal önlemlere müştereken veya ayrı ayrı başvurulabilir:

 

  • Su kullanımında tasarruf sağlayacak sulama tekniklerinin uygulanması,

 

  • İçme suyu – kullanma suyu ve sulamadan dönen atık suların arıtılarak tekrar kullanılması,

 

  • Suyun ekonomik bir madde olarak değerlendirilmesi ve uygun fiyat politikalarının uygulanması,

 

  • Suyun sektörel tahsisinde verimliliğin artırılması,

 

  • Katılımcı kullanma suyu yönetiminin sağlanması,

Kuzey Ülkelerinde ise uygun iklim koşulları nedeniyle, su yetersizliği gibi bir sorunla karşı karşıya bulunmamakta bu yüzdende kullanma suyu yönünden pek sıkıntı çekilmemektedir, bu yörelerde su kalkınmayı ve gelişmeyi etkileyen bir kısıt olarak ortaya çıkmamaktadır. Özellikle, en büyük su tüketici sektör olan sulamaya daha az ihtiyaç bulunmakta, gıda güvenliğinin sağlanması için yağışlar büyük ölçüde yeterli olmaktadır. Bu ülkelerde hidrolik enerji üretimi, içme suyu ve kullanma suyu temini için depolama tesislerinin inşa edilmesi ön plana çıkmaktadır. ABD’nin batı eyaletlerindeki kuraklığa karşı Colorado nehri üzerinde pek çok depolama tesisi inşa edilmiş ve geniş alanlar sulanmıştır.

KULLANMA SUYU KAYNAKLARININ KORUNMASINDA ORMANCILIĞIN ÖNEMİ

Kullanma Suyu Hizmeti Almak İçin İletişim ;

Adres: Bakır Pirinç Sanayi Sitesi, Beylikdüzü /İstanbul

GSM: 0(532) 267 7217

Telefon: 0(212) 872 2845

Ormanlık havzaların su verimleri, hemen bütün dünyada öteden beri insanların başlıca içme ve kullanma suyu kaynaklarındandır. Böyle yerlerdeki çeşitli ormancılık uygulamalarının ve ormanların çok amaçlı kullanımının da giderek artmakta olması, çoğu durumlarda ormanlık havzalardan sağlanan kullanma suyunun kalitesi üzerinde önemli etkiler yapmaktadır. Bu olumsuz etkiler ve suyun fiziksel, kimyasal ve bakteriyolojik kalitesinin kontrolü olanakları şöyle özetlenebilir:
Jeolojik ya da doğal erozyon adı verilen ve arazinin iklim, topoğrafya, vejetasyon örtüsü, toprak ve jeoloji bakımından taşıdığı özelliklerine bağlı bulunan erozyon sonucu meydana gelen sedimentasyonu kontrol etme olanağı, yok denecek kadar azdır. Buna karşılık hızlı erozyon denilen ve dağlık arazi havzalarında doğal vejetasyon örtüsünü, mevcut drenajı, ya da yamaç stabilitesini tedirgin eden çeşitli faaliyetlerden etkilenen erozyon, büyük ölçüde kontrol altına alınabilir. Bu amaçla, orman yolları, toprağı ve dere yataklarını en az tedirgin edecek şekilde planlanmalı ve yapılmalı, yol yapımı ile erozyona açık kalan toprak yüzeylerinin korunması için hemen önlem alınmalıdır. Bu koruma ya vejetasyonla, ya da erozyona dayanıklı çeşitli kaplama materyaliyle sağlanabilir. Doğal drenaj sisteminin yol yapımıyla değişikliğe uğradığı yerlerde menfez, köprü, ya da kanal stabilizasyonu yapılması gerekir. Üretim faaliyetleri, ormanın özelliklerine en uygun bulunan ve toprağı en az düzeyde rahatsız edecek olan silvikültür, kesim ve taşıma yöntem ve sistemleri kullanılmak suretiyle planlanmalı, üretim artıklarının derelere ulaşmaması için önlem alınmalıdır. Yeterli bir vejetasyon örtüsünün korunması ya da traşlanan kısımların vakit geçirilmeden ağaçlandırılması, hızlı erozyonun ve sedimentasyonun önlenmesinde en etkin yoldur.
Dere kıyılarındaki vejetasyonun ortadan kaldırılması ile kullanma suyu sıcaklığında önemli artışlar olmaktadır. Özellikle küçük derelerde suyun sıcaklığı, dere yüzeyini direkt güneş ışınlarına karşı gölgeleyen bir vejetasyonun korunması suretiyle kontrol altında tutulabilir.